İlk başladığım yabancı dizi *Supernatural'di. O kadar sıkı takip ederdim ki -ki hala devam ediyorum, online olarak eş zamanlı izliyorum- her hafta salı günleri saat 20:00'de TNT de izlerdim.Öyle ki babam, annem, kardeşlerim ve hatta eve gelen herkes benimle birlikte salı günü izlerdi -daha çok izlemek zorunda kalırdı-. On yıl oldu hala da aynı tutku ve aşkla izliyorum.Bir sonraki yıl **Moonlight diye yeni bir dizi yayınlanmaya başladı.Gece saat 12:00'de önce Supernatural'in tekrar bölümlerini izler ardından Moonlight'ı izlerdim. Dizinin yarısında bir arkadaşımdan öğrendim ki -o zamanlar evimizde net olmadığından haberleri kulaktan kulağa duyardım- dizi 12. bölümünde bitirilmiş, ne üzülmüştüm.Aynı yıl ***Chuck'ı izlemeye başladım, çok sevdim derken şu anda takip ettiğim bir çok dizi var.
Tabi bu durum ne çok yoğun iş hayatımı ne de çok yoğun okul hayatımı ne de ki çok yoğun sosyal hayatımı etkiledi. Söz konusu keyif aldığım şeyler ise -ki bunların en üst sırasında kitap okumak, müzik ve film/dizi izlemek bulunmakta- 24 saati 48 saat şeklinde kullanır ve sığdırırım. Biliyorum yorucu bir tempo ve bir çok insan yapamıyor ama ben çok küçük yaşlardan beri bunların hepsini sığdırdım.
Özetle anlatmak istediğim insanlar hayatlarında sevdikleri şeyleri yapmak için çaba göstermeli. Birisinin ona gelip boş vakit vermesini veya fırsat yaratmasını beklememeli, kendisi o fırsatları yaratmalıdır. Benim naçizane fikrim.
*Supernatural: 2 Kardeşin doğaüstü varlıkları avladığı ve komedi, aile, arkadaşlık, dram kavramlarını çok orantılı olarak harmanlayan on numara bir dizidir. Şiddetli tavsiye ederim.
**Moonlight: Günümüz hayatına adapte olmuş bir vampirin aşık olma sürecini anlatan çok şahane bir dizidir.Tekrar ediyorum şiddetle tavsiye ederim.
***Chuck: Karakter olarak naif kavga edemeyen ve bir milyoncu tarzında bir yerde çalışan bir çalışanın ajan olma süreci ve başarılı bir ajan olan iş arkadaşına aşık olma sürecini anlatan kurgusu ve olayları güzel ve ilgi çekici olan bir dizidir. Ve yine tekrar ediyorum şiddetle tavsiye ederim...
Ahh Supernatural ı gördüm yazının devamını okuyamadım bir süre. :) Bende çok ama çok sıkı takipcisiyim yıllardır. Dean'in varlığına Sam'in saçlarına ve kasalarına Castiel'in gözlerine ve safligina Crowley'in de espirilerine hastayım. Bu arada yeni sezon da iyi geldi güzel geldi yani :))
YanıtlaSilYeni sezon mu, ilaç gibi geldi, güzel geldi :) Benim kültlerimden biridir Supernatural, beni bilen onu da bilir. Çok şahane bir ilişkimiz var onla aramızda :) Dean, Sam, Cass ve Crowley için dediklerine katılmakla birlikte ben 5. sezondaki Chuck'ı da severdim. Yorumun için teşekkür ederim.
Sil5. sezonda ki Chuck , sonra mahşerin dört atlısından ÖLÜM , John Winchester , Lucifer ve uzun bir süre favorim olan Kevin ve daha niceleri de dizinin olmazsa olmazıydı.Yine söylüyorum seviyorum ben bu diziyi ya.Bak şimdi bloga Supernatural ile ilgili bir yazasım bile geldi :)
Silhahhahaahh Supernatural da olup da sevilmeyen karakter mi kalıyor. Ben bir bakıyorum sinir olduğum bir karakteri bile sevmeye başlamışım bir süre sonra :) Dizi boyunca en üzüldüğüm şey Dean ve Sam'in babasının onlardan gizledikleri kardeşlerini ölü bulmalarıydı. Ben isterdim ki en azından üç dört bölüm uzatılabilirdi bu konu, ikiliyi üç kardeş olarak görmek eğlenceli olabilirdi :) Ayrıca yazmalısın bence, eminim zevkle okunur yazın :)
Sil