25 Kasım 2015 Çarşamba

Kore Dizisi Pick The Star

Merhabalar, ben geldim.
Vizelerim gün itibari ile bitmiş bulunmakta.

Bugün kalan bölümlerini de izleyerek bitirmiş olduğum bir diziden bahsedeceğim size.

Dizinin ismi Pick The Star. Jin Pal Gang aklı havada, çalıştığı sigorta şirketinin avukatına beş yıldır aşık ve onunla evlenme hayalleri kuran bir kızdır. Yaptığı işe zerre önem vermemesi nedeniyle işinde son derece başarısızdır ama sonunda avukatla evlenip prenses olacağını düşündüğü için bunu umursamamaktadır. Diğer başrolumuz de Won Kang Ha yani soğuk nevale, ters, huysuz avukatımız. İlerleyen bölümlerde onun da iç dünyasına, yaşadıklarına tanık oluyorsunuz. Düşünüldüğünde avukat ve işe yaramaz sigortacı kızımız birbirlerini değiştiriyorlar, yaralarını sarmaya çalışıyorlar.Gel gelelim asıl konuya, hikaye başlangıcına; Pal Gang'ın anne ve babasının evlat edindiği kendisinden küçük -biri bebek- beş tane daha kardeşi vardır. Günün birinde ailesi bir kaza sonucu vefat eder ve Pal Gang'a beş kardeşi ile başbaşa kalır. Olaylar bundan sonra başlar.


Ben yakın bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine başladım. Zira kendisi pek bi övdü, çok sevdim diye. Açıkçası daha öncesinde görmüş ama sevmeyeceğimi düşündüğüm için başlamamıştım diziye.  Sonra ne izliyeyim diye düşündüğüm bir gün şans vermeye karar verdim ve başladım. Daha ilk etapta 4-5 bölümü peş peşe izledim :) Çok eğlendim, duygulandım, keyif aldım. Ara ara temposu düşse de genel havasını sevdim.Hele ki kardeşlerden Pa Rang ile avukat Won Kang Ha arasında geçen diyaloglar şahaneydi :)

Düşündüğümde aslında oyunculuklar -özellikle bazı yerlerde Jin Pal Gang- çok harika değildi. Sanırım ben kardeş temalı olduğu, empati kurduğum  için böylesine sevdim. Benim de iki kardeşim var benden küçük, ben de bir ablayım. Ve şunu söyleyebilirim aşkın diğer adıdır kardeş :)

Uzun lafın kısası ben çok sevdim ve çoğu zaman sıkılmadan izledim. Kardeşleriniz sizin için de böylesine önemliyse, bu diziyi izleyebilirsiniz. Eminim izlerken, bir abla olarak siz de Jin Pal Gang'la aynı duygulara gireceksiniz...

Not : Dizideki kardeşler çok tatlılardı. Özellikle bebek Nam Mi şekerlik gibiydi :)
Hiç birşey için  olmasa bile bu şekerlik için başlanır bence diziye :)

17 Kasım 2015 Salı

Kitap Oku (yama) mak !!

Merhabalar , ben geldim.
Sınavlarım vardı, hala var ama bir boşluk buldum yazmak istedim.

Bugün içimi dökücem az. Ben daha önceki şu yazımda kitap okumaya nasıl başladığımı, ne kadar sevdiğimi ve hayatımda nasıl  bir önem arz ettiğini anlatmıştım.Buraya kadar sorun yok, gayet güzel.

Gel gelelim dökmek istediğim içime. Bir süredir kitap okuyamıyorum. Elime ne zaman alsam dikkatim dağılıyor, kitabı bırakma isteği duyuyorum kendimde. Bundan mütevellit uzun zamandır da okuyup bitirebildiğim bir kitap yok. Stepken King'den Kemik Torbasını okuyorum bayağı uzun zamandır ama onu da bitiremedim. Nette araştırma yaptığımda zaman zaman insanların bu tarz durağanlıklar yaşadığını öğrendim ama ben kendi durağanlığımdan gerçekten bıktım. Sadece bitsin şu dönem ve tekrar eskisi gibi büyük bir istek ve şevkle kitap okuyayım istiyorum.



Nette araştırma yaptığımda insanların zaman zaman bu durumu yaşadıklarını ve  bu tarz şikayetlerin olmasının nedeni kitap okumanın kişi için yeme-içme gibi zorunlu ihtiyaç gibi görülmesinden dolayı oluşan ihtiyaç hissi olduğunu okudum. Ne kadar doğru bilmiyorum ama böyle düşünmek hoşuma gitti ve beni rahatlattı.

Her zaman ki gibi uzun kelamın kısasına gelirsek, ben inanıyorum tekrar sahalara döneceğim. Yani inşallah, umarım.

Not: Yaşadığım bu duruma Umberto Eco'nun Prag Mezarlığı kitabının neden olduğunu düşünüyorum. Ömrü hayatımda bu kitap kadar anlaşılmaz ve sıkıcı bir kitap okumamıştım ve ben başladığım hiç bir kitabı yarım bırakmam :( Bu kitabı bitirmem nerden baksanız sekiz ayımı aldı :(

9 Kasım 2015 Pazartesi

Biri kitap mı dedi ?

Merhabalar, ben geldim.

Kitap alışkanlığıma nasıl başladığımdan bahsetmek istedim bugün ben. Kitap okumaya çok küçük yaşta başladım ve hala da büyük bir keyifle okurum. Kitap okumanın bir hobiden ziyade yaşam biçimi olduğunu düşündüğümü bile söyleyebilirim. Ve ne kadar keyif aldığımı söylememe gerek yoktur değil mi :)

Ben ilk okuldaki öğretmenlerimin verdiği kitaplardan ziyade babamın bana getirdiği kitaplar sayesinde okumaya başladığımı söyleyebilirim. Babamın bana hediye ettiği ilk kitapta tarihimizde önemle yere sahip romanların kısa özetleri vardı ve oradan bakarak kendime okumak için kitap seçerdim.Ama aslında kitaplarımı düşündüğümde hafızamda en keyif alarak okuduğum ilk kitaplar arasında bu kitap veya içinden seçtiklerim değilde şu iki kitap var ; Jean Grange / Taş Meclisi ve Peyami Safa / Yalnızız. İkisi de bende çok ama çok ayrı yerleri olan, bana bir çok şey kazandıran ve güzel getirisi olan kitaplardır. Taş Meclisi yine babamın bana hediyesi olan kitaplardan biri ve tam tamına bir yıl dolapta onu okumam için ısrarla bekledi garibim. Ve doğru bildiniz, bir yılın sonunda okudum ve kendime lanet ettim "neden bu kadar bekledim". Yalnızız ise  merak duygusu ile aldığım ve daha ilk sayfalarında beni kendine bağladı. Hala da canım sıkıldıkça ara ara rastgele sayfasını açar okurum. Ve altınızı çizerek, dikkatinize parmak basarak diyebilirim ki "ne bekliyosun arkadaşım başla artık şu kitaba !!"
 


İşin her zaman ki gibi öz kısmına gelirsek, kitap iyidir, güzeldir, candır. Okuyun, okutturun. Kendi adıma bir kitap okuyan, iki çay içen insandan zarar gelmez :)

Not: Grange'ın günümüze kadar çıkardığı on adet kitabı vardır ve bence hepsini okuduğumu söylememe gerek yok. Evet doğru tahmin, sıkı bir hayranıyımdır :)
Not 2: Peyami Safa'nın tüm kitaplarını okuduğumu şuan için söyleyemem amma velakin hatrı sayılır bir kısmını okumuş bulunmaktayım ve evet yine doğru tahmin onunda hayranıyımdır.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Kore Dizisi : Super Daddy Yeol

Yeni bitirdiğim ve beğendiğim bir dizi ile, sıcağı sıcağına, parmaklarımın tozu ile ben geldim. Son bölümünü dün akşam izledim. İtiraf ediyorum kapak ve konusunu duyunca sıkıcı, klişe olacağını düşündüğüm ve o yüzden uzun zamandır izlemek için beklettiğim bir diziydi Super Daddy Yeol. Peki sonuç ? Halt etmişim ben, ne ayıp etmişim ben, haddimi bilmeliy mişim ben.Son dönemde ki bir çok vasat diziye nazaran gayet hoş ve güzel bir dizi yapmışlar ve çok tutarında drama yer vermişler.


Diziye geçersek, konusu basit ki o da söyle: Cha Mi Rae 10 yaşındaki kız çocuğunu yalnız başına yetiştirmeye çalışan bir doktor/anne. Aniden bayılması sonucu yapılan testler de Cha Mi Rae'nin 4. aşama kanser olduğu öğrenilir. Kadının ailesi veya akrabaları olmadığı için ilk aşkı Han Yeol'u bulup onu kızına uygun bir baba yapmaya çalışır. Han Yeol ise Beyzbol takımları için rehabilitasyon koçluğu yapan, dağınık, zaman zaman öfkesine yenilen, çocuk ruhlu bir adamdır.Dizi bu tema üzerine kurulu ve çok akıcı -11. bölümden sonra 2 bölüm kadar durağanlaşıyor gibi oluyor ama sonrasında hızlı bir şekilde geri topluyor yani devam edin- ve finali de bir o kadar mantıklı. Malum kore dizilerinin final yapamama klişesi olduğundan böyle güzel finalli diziler daha bir önem kazanıyor. En azından ben için durum böyle.

Uzun lafın kısası dram izlemeyen ve sevmeyen ben bu diziyi izleyin derim arkadaş ! 

Not: Dizide çocuk karakteri genel olarak sevsem de zaman zaman daha iyi olabilirdi diye düşündüm. Ama genel olarak güzeldi.