Benim kendi naçizane fikrim bence çok okuyarak çok gezen bilir.
Düşünsenize elinizde en sevdiğiniz kitap Sultanahmet'tesiniz, önce Yerebatan Sarnıcı'nı gezdiniz, sonrasında ise Gülhane'ye indiniz ve bir bardak çay söylediniz -çay içilmeden yapılan bir gezi eksik gezidir benim için- elinizdeki kitabı okumaya başladınız. Hissedeceğiniz şeyleri, yaşayacağınız bir atmosferi düşünsenize.İşte ben böyle insanlardanım, hem gezer hem kitap okurum artı bir de sevdiğim bir yemek de yediysem off o gün benden keyiflisi, benden daha on numara beş yıldız insanı olamaz. O gün -eş zamanlı olarak- okuduğum ve gezdiğim yerleri, hissettiklerimi hiç bir şekilde unutamam.
Dipnot: Yerebatan Sarnıcı şu hayatta en sevdiğim nadir şeylerden biridir. Orayı hiç bir mekana veya eğlenceye değişemem, değişmem ve bir o kadar şiddetle görmenizi tavsiye ederim. :)
Dipnot 2: Yerebatan sarnıcı eski zamanlarda su depolamak için kullanılırmış. İçeri girdiğinizde asma merdiven ve köprülerle geziyorsunuz daha çok. En tabisi yerler su :)
Dipnot 2: Yerebatan sarnıcı eski zamanlarda su depolamak için kullanılırmış. İçeri girdiğinizde asma merdiven ve köprülerle geziyorsunuz daha çok. En tabisi yerler su :)