23 Aralık 2020 Çarşamba

İclal Aydın kitapları der susarım !

 Merhabalar,

Çoğu zaman dizi yorumları paylaşıyorum, seviyorum. Karar verdim, kısa da olsa okuduklarımı da yazacağım. Canım istedi :)

İclal Aydın'ın kitapları benim için baş tacı :) Bayılıyorum kalemine, kendisine, aklına. Bilen bilir son yıllarda bir kitap serisi var, efsane. Kendi içinde bağımsız ama bir yandan da kendi aralarında bağımlı bir seri. Şu ana kadar 4 kitap oldu ve bir kaç yerde okuduğuma göre toplamda 6 kitap olacakmış.

Bir Cihan Kafes, Unutursun, Üç Kız Kardeş ve Kalbimin Can Mayası kitapların isimleri. Hepsi naif, akıcı ve çok sürükleyici. Ben çevrem hepsini bir solukta okuduk bitirdik. Bir kişiden olumsuz yorum almadım, herkes ama herkes çok beğendi.  Hepsi birbirinden güzel aile hikayesi.

Yalnız şunu da belirtmek isterim ki hiç bir kitap toz pembe yeşilçamvari değil. Acısıyla tatlısıyla hayatından içinden insanın yeri geldiğinde içini ısıtan yeri geldiğinde boğazında düğüm olan hikayeler. 

Okuyun, okutturun ! Ben eminim çok seveceksiniz !

Adios :)

30 Temmuz 2020 Perşembe

Black / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Taze zamanda bitirdiğim Black dizisinden bahsetmek istiyorum size. 


Konusundan bahsedersek, ölen insanları götürmek için gelen azrailler ikili olarak çalışmaktadırlar fakat 444 isimli azrail daha toy olan partnerinden memnun değildir. Bir gün sinirlenip tartıştığı ortağı, 444 e ait önemli bir eşya ile dünyaya kaçmıştır. Ortağını belli bir süre içerisinde bulup geri getiremezse 444 köpek olarak cezalandırılacaktır. Bu yüzden ölmüş bir bedene girip ortağını aramaya başlar. Diğer yandan esas kızımız yakın zamanda ölecek insanların yanlarında siyah bir gölge görmekte ve bu kadar çok ölümü görmeye dayanamadığından sürekli siyah gözlük takmaktadır.Dizide tabi bu süreçte bolca aşkta söz konusu ama bence söylememe bile gerek yok :)


Konusu çok anlam ifade etmiyor aslında ilk başta ama izledikçe anlıyorsunuz. Bol sırlı fantastik dizileri seviyorsanız bence bu diziyi de seversiniz. Bolca da mantık hatası var aslında ama dizinin kendi içinde çok naif bir havası vardı ki- en azından benim açımdan- bu hatalar gözünüze batmıyor. 

Bu arada şunu da belirteyim dizi de bir çok nokta da o kadar çok güldüm ki anlatamam. Özellikle esas kızın halleri zaman zaman beni üzse de genel de dehşet güldürdü. Siyah gözlükleri efsaneydi :)Ben genel yorumları okuduğumda veya capslerini gördüğümde daha kasvetli bir yapım izleyeceğimizi sanmıştım ama aksine inanılmaz eğlendim :) Bence izleyin, izlettirin !

Not : Dizi finali benim için yıkımdı ama sevenler olmuş o yüzden yorum sizin !
Not 2: Dizi oyuncularından başrol üçlünün hepsini ayrı ayrı izledim ve seviyorum. Oyunculukları çok iyiydi.

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Mystic Pop up Bar

Merhabalar,

Ben genelde izleyeceğim şeyleri -hangi tür milleten dizi olursa olsun- sadece araştırmam insanların yorumlarına da bakar öyle seçerim. Bazı oyuncuların dizilerini ise konularına bile bakmadan izlerim. Onlardan birisi de Hwang Jung Eum. Kadının neredeyse tüm dizilerini izledim ve sevdim. En son çıkan dizisini yayınlansın diye bir ay bekledim ve güncel izledim.


Dizinin adı Mystic Pop up Bar. Konusu, Hwang Jung Eum işlettiği sokak barına gelen insanların dertlerini dinleyerek rüyalarında kinlerini çözmesine yardım ediyor. Bunu 500 yıldır yapmaktadır ve süresi bitmesine az kalmıştır. Süre bitene  kadar 10.000 kişiyi dinlemesi gerekmektedir ama hala eksikleri vardır. Bir gün yardım ettiği bir rüyada karşılaştığı genç adam peşinden gelirken gündüz vakti insanların görüşüne kapalı çadıra girince genç adamın özel olduğunu anlar. Dizi bu şekilde başlıyor. 


Kendi fikrime gelecek olursam ben diziyi deli sevdim. Her hafta sabırsızlıkla yeni bölüm gelsin diye bekledim ve bir çırpıda izledim. Dizi toplamda 12 bölüm ki ben kısa dizileri severim ama bu erken bitti diye resmen üzüldüm. Fantastik dizileri seviyorsanız bu diziye de bayılacaksınız, eminim. !

Not: İkili üçlü aşk karmaşasa, kimin eli kimin cebinde gel gitlerinin olmadığı, neyin ne olduğunun net ve güzel olduğu dizilerden.

Gülmek, çok gülmek istiyorsanız izleyin !

9 Temmuz 2020 Perşembe

The Greatest Show

Merhabalar,

Bu ara evdeyim hala ama aynı zamanda evde deli yoğunum. İki arada bir derede izlediğim bir aile dizisinden bahsetmek istiyorum.


İnternette tesadüfen gördüm ve çokta üzerinde düşünmeden başladım açıkçası. The Greatest Show tam bir yabancı insanların ilmek ilmek emek emek aileye dönüşmesini anlatan sıcacık bir dizi. Ben kardeş ilişkileri ve aile ilişkilerini anlatan dizileri bir başka seviyorum. Ne yalan söyleyeyim böyle içim yumuş yumuş, pamuk gibi oluyor. Hele ki kan bağı olmadan aile olmayı seçen, arkasında duran hikayeler favorim :)

Konusundan bahsetmedim. Başrol erkek oyuncumuz Song Seung Heon. En son Black ve The Player da izlemiştim kendisini. Çok severim, izleme kararımda az da olsa etkisi var  o ayrı :) Dizi  siyasette dürüst siyaset yaparak var olmaya çalışan bir adamın kapısına ben senin çocuğunum diyen bir kız çocuğunun gelmesiyle başlıyor. Sonrasında bu kızın yanında yarı öz yarı üvey ikiz, bir de tamamen üvey erkek kardeşi olduğu ve sokakta kaldıkları anlaşılıyor. Dizi ilerledikçe bu dört çocuk ve siyasetçi adamın aileye dönüşmesini görüyoruz. 

Fikrime gelirsekte şayet aile dizilerini seviyorsanız bunu da seversiniz. Bence izleyin, izlettirin. Bir eksi noktası var onu bilerek başlayın başlayacaksınız. Dizi ara ara çok fazla siyaset konularına giriyor. Dayanabilirim yada atlarım o kısımları derseniz bence güzel.

Not: Dizide ki ikizler efsaneydi. Sırf onlar için bile iyi ki izledim :)

11 Haziran 2020 Perşembe

Radio Romance

Merhabalar,

Malum karantinadayız,  kitap, dizi ve mutfak üçlemesi arasında gidip geliyoruz sürekli. Aylar önce başlayıp sonunu dün getirebildiğim bir diziden bahsedeceğim size.



Radio Romance ile alakalı çok fazla caps var ortalıkta. Aslında ilk onlardan birini gördüğümde ilgimi çekti dizi ama caps içeriğinden dolayı değil. Başrolde ki kızı çok seviyorum ben o yüzden başladım, beğendim de ! Radio programında yazarlık yapmak isteyen ve bu uğurda tabiri caizse it gibi çalışan başrol kızımıza bir şans tanınır. Sevdiği kıdemlisi söylediği ünlü oyuncuyu radyoda sunuculuk yapması için ikna edebilirse onu programda baş yazar yapacağını söylüyor. Ve bingo, ünlü oyuncumuz esas oğlan ! İşler böyle başlıyor ve bölüm bölüm açıklanan sırlarla her şey yavaşça ortaya çıkıyor. Dizi konusu çok çetrefilli değil o yüzden rom-kom naif bir şeyler arıyorsanız o tarz olduğu net !


Kendi yorumumu gelirsem şayet, dizi çok seven adam klişesi üzerinden gidiyor. Fated to Love You dizisini referans verebilirim size. Ben çok seven, sevdiği için aptallaşan adamlar dizilerini dönemsel seviyorum. Genelde slice of life tarzını daha çok seviyorum ama mutlaka araya bu tarz konulu diziler sıkıştırıyorum. Dizi güzeldi ama durağan bir senaryosu var. Ben uzun sürede ağır ağır izledim. Yarım bırakmak istemiyorsunuz ama bir solukta da izlemiyorsunuz yani. Buna göre karar verebilirsiniz. Yoklukta gider dizilerinden diyebilirim. 

Not: Başrollerin tamamı sevdiğim oyuncular ! Bu yüzden de yarım bırakmamış, bırakamamış olabilirim :)

13 Mayıs 2020 Çarşamba

The Act / Dizi Yorumu



 Merhabalar, bugün size bir dizi anlatacağım ama bunu sadece dizi olarak algılamayın. Aynı zamanda bir yerde yaşamış bu insanların hayatına penceresinden bakıyormuş gibi düşünün. O derece merak uyandırıcı, o derece yanlış yapıyorum hissi ile izliyorsunuz.

The Act. Gerçekten var olmuş ve aşağı yukarı bu anlatılanları yaşamış ve yaşatmış insanların hikayesi. Konusu basitçe, hasta olan bir kızın ona çok düşkün annesiyle olan ilişkisi ve aslında her zaman görünenin arkasına da bakmak gerektiğinin ispatı. Daha fazla açıklama yapmayacağım, ne dersem spoiler olur. Tavsiyem kesinlikle araştırmayın, ne okursanız spoiler oluyor dizi, ben yaptım oradan biliyorum :(

Ben bir solukta izledim diyebilirim. Dizi iki günde bitti zaten kısa. Oyunculukların çok iyiydi ve izlerken sürekli yok artık diyorsunuz. Gerçek hayattan kesitler izlemeyi seviyorsanız bence çok seversiniz. İzledim, bitirdim ama hala aklıma geldikçe o kadar değildir diye düşünesim geliyor. İzleyin bence, şok olacaksınız !


10 Mayıs 2020 Pazar

Because This Is My First Life / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Bugün taze bitirdiğim ve izlerken her noktasından keyif aldığım bir dizi anlatacağım size.


Konusundan bahsedeyim öncelikle. Aslında daha karmaşık bahsediliyor ama basitçe söylersek, hayat şartları ve ihtiyaçlar neticesinde yapılan bir evlilikte aşkı bulmak diyebilirim. Ayrıca dizide bolca yan karakter de vardı ve hepsi de altı doldurulmuş sağlam hikayelerdi. Ben başlarken daha klişe bir yapım izleyeceğimi düşünmüştüm ama klişelerden uzaktı bayağı. Güçlü kadınlar, daha naif erkekler, evlilik isteyen erkekler ve istemeyen kadınlar, serseri zeki öğrenciler, yumuşak huylu tembeller vardı dizide. Açıkçası yan karakterleri çok ama çok eğlenceli ve şaşırtıcı ki ! 

ailelerle tanışmak her yerde zor !


Kendi fikrime gelirsem şayet, diziye başlarken bu kadar seveceğimi düşünmemiştim. Bir kere konusu bu kadar klasik olmasına rağmen dizi klişelerden çok uzaktı. İzlerken devamı öğrenmek istiyorsun, normalde olması gerekeni de biliyorsanız şayet bayağı şaşırtıyorlar sizi. Ana karakterler inanılmaz tatlılardı. Hele ki son dakikaya kadar ikisinin de karakterlerin değişmemiş olması benim için büyük artı. Ayrıca çok komiklerdi :) Dizi sonlara doğru bir bölüm kadar düşüyor gibi oluyor ama sonra güzel topluyor. 25 yaş ve üstüne hitap ediyor bence, o yüzden açıkçası herkes sevebilir mi emin değilim. Ama 25 üstü iseniz bence bir şans verin,  çok seveceksiniz ! Son olarak dizi de son bölüme kadar hayata dair gerçekçi tespitler yapıp bunlar üzerinden gittiler. Tam bir slice of life idi bana göre !

Bu arada küçük bir not; kedi sahibi biri olarak beyaz kedilerine bayıldım. 

İzleyin !

23 Nisan 2020 Perşembe

Maleficent 2

Merhabalar,

Çok eski bir yazımda masalları sevmediğimden bahsetmiştim. Hala da aynı düşünüyorum. Kadınların aciz, ezik olup kurtarılmak için, kulübede, kulede veya üvey annesinin evinde beyaz atlı prens beklemesini sevmiyorum. Gerçekte çok güçlü olup dünyaya bir can getirebilen veya bir cana aile olabilen, hayata kafa tutabilen, işletmeler kurup iş hayatında aslanlar gibi ayakat kalabilen kadınların burada basit, kurtarılmak isteyen ve bunun için  hayat kurtarıcı erkekleri beklemelerini sevmiyorum. Bence saçmalık !

Konumuza dönersek, Maleficentin ilkini izlediğimde de çok beğenmiştim, ikincini de yine aynı keyifle izledim. Kötü yada iyinin, doğru yada yanlışın göreceli olması, şartlar değiştiğinde bu kavramların da değişebileceği veya bazen görünenin arkası da olduğunu gösteren bir yapım aslında. Masalların yeniden yorumlandığı hikayeleri seviyorum. İlk filmin devamı olarak çekilmiş evet ama aynı zamanda kendi içinde özgün bir hikayesi var. İlkini izlemeyenlerin de izlerken zorlanacağını sanmıyorum. Tabi bence mutlaka birincisini de izleyin ! Ben anneliğin doğurmakla alakalı olmadığını düşünenlerdenim ve film bu konu üzerinde duruyor. Anne nedir ? Anne olmak için neler gerekli ? 

Bu arada oyunculukların güzel olduğunu söylemeyeceğim siz zaten anlamışsınızdır fragmanlardan. Ben kostümlerden bahsetmek istiyorum. Çok ama çok iyilerdi ! Hepsi birbirinden orijinal ve izlenesi idi. Bayıldım hepsine.

Ben çok severek izledim. Son ana kadar sıkılmadan izleyebilirsiniz bence :)

İZLEYİN ! İZLETTİRİN :)

22 Nisan 2020 Çarşamba

Be Melodramatic / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Süper bir dizi ile geldim bugün. İzlerken o kadar eğlendim ve kahkaha attım ki anlatamam.

Diziyi bir süredir ara ara görüyordum ama eğlenceli değil gibi geliyordu. Ne izleyeyim diye düşünürken bir gönderide üç tane kadının 30 yaşlarını anlatıyor yazdığını görünce şans vermeye kadar verdim ve boom ! Dizi dehşetül vahşet güzel çıktı ! 30 yaşına çok az kalan bana kalırsa sırf aşağıdaki gibi sahneler için izlenmeli !



Neyse her zaman ki gibi önce konusu sonra fikirlerim şeklinde ilerleyeceğim ve hatta çok sevdiğim için bir kaç tane replik bile ekledim düşünün artık. Dizi 30lu yaşlarına gelmiş 3 kadının hayatını, yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını çok gerçekçi ve eğlenceli bir dille yansıtıyor. Başrol erkek ve kadından ziyade herkes hem başrol hem değil. Dizi olayları senarist bir karakter üzerinden yansıtıyor, siz onun üzerinden izliyorsunuz genellikle. Oyunculuklar çok iyiydi, hepsini beğendim diyebilirim ve açıkçası ters köşeler de çok yerindeydi, abartarak gerçeklikten uzaklaştırılmamıştı. Konusu için söylenecek çok bir şey yok, dahasında ne söylersem spoiler !
Dizi de çok güzel sahneler vardı !

Kendi fikrime gelirsem de çok ama çok beğendim. Her yere yazasım var izleyin diye. O kadar eğlendim ki ilk başladığım gün peş peşe 11 bölüm izlemişim düşünün artık. Yalnız izlemeden önce bir kaç ayrıntı paylaşacağım ona göre izleyin,

Dizi 25 üstüne daha çok hitap ediyor, diyaloglar bu yönde ilerliyor.
Romantizm ararsan çok az sahne var, eğlencesi daha ağır basan bir diziydi.
Yakışıklı erkekler, öldürücü kadınlar yerine daha gerçekçi ve insani karakterler vardı.

Yukarıdaki noktalar size uygun ise mutlaka izleyin ! Bayıldım ben ! Dizi kaymak gibi !

16 Nisan 2020 Perşembe

Arsenal Military Academy / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Biliyorsunuz ki karantina insana her şey yaptırıyor :) Normalde pek Çin dizisi izlemiyorum. Hem çok uzunlar hem de genelde dizi tarzları bana hitap etmiyor. Son zamanlarda özellikle sosyal medyada çok fazla ismi geçen bir dizi var, Arsenal Military Academy. Ara ara görmeme rağmen Çin dizisi diye es geçmiştim ama madem ki karantinadayım çeşitlilik iyidir diye düşünüp bir şans verdim ve izledim.



İlk önce diziden bahsedeyim size. Dizinin konusu adından da anlaşılacağı üzeri askeri akademi öğrencilerinin yaşadıklarını anlatıyor.Asya dizilerine az da olsa ilginiz varsa en az 10 tane erkek kılığına girmiş kız temalı yapım görürsünüz. Açıkçası hiç şaşmaz ve bingo, dizide akademiye erkek kılığında girmiş bir kızımız var ve tabisi olaylar onun etrafında gelişiyor. Günbegün olaylar yaşandıkça öğrencilerin hayattaki değişimlerini izliyorsunuz ve tabisi yanında mis gibi bir naif aşkla beraber. Daha ne olsun ! Konusundan daha fazla bahsedersem spoiler olacak gerek yok, yeterli bu kadar !



Kendi fikrimi belirtirsem şayet, ben diziyi sevdim. Oyunculuklar güzel, dizi eğlenceliydi. Buraya kadar tamam ama şöyle bir durum var, dizi de gereksiz muhabbetler inanılmaz fazlaydı. Sık sık ilerlettim buralarda. Bence sebebi de şu, konu kısa ama dizi tam tamına 48 bölüm ve her bölüm yaklaşık 35 dakika ! Daha kısa olsaymış efsane olabilirmiş. Bu kısımları göz ardı edebilirseniz eğer dizi çok güzeldi, izleyebilirsiniz. Karantina günlerinde gülmek güzel gelir.

Burada iki karakterden özellikle bahsetmek istiyorum. 

Birincisi, dizide ki ikinci kadın efsane tatlı ve güçlüydü. Ayakları yere basan, kendini narsistik derecede seven, mesleğinde tuttuğunu koparan bir kadındı ! Bayılıyorum böyle kadınlara :) 


İkincisi ise bu kadına aşık adam ! O kadar sakin ve naif seviyordu ki kadını severken bırakabildi. Açıkçası sırf bu ikisi  için bile iyi ki izledim diyebilirim !

15 Nisan 2020 Çarşamba

Aşkımız Eski Bir Roman /Kitap Yorumu

Merhabalar,

Bir süre önce bitirdiğim ama anca yazma fırsatı bulduğum Ahmet Ümit kitabımdan bahsedip kaçacağım.


Kitap klasik Nevzat komiser ve saz arkadaşları etrafında geçiyor. Bu sefer kitapta 3 ayrı öykü var.

  • Edebiyat karakterlerini evimize, hayatımıza kadar getiren ve onları seven bir karakterimiz,
  • Kimsenin umursamadığı ama hayatta yaşamaya çalışan ve bunu yaparken rahat etmek isteyen bir overlokçu kızımız,
  • Aşkın her koşulda ve durumda adeta kaldırımda açan bir çiçek gibi kendi yolunu bulacağını gösteren bir rus hikayemiz var.

Gördüğünüz gibi hepsi birbirinden şahsına münhasır. Okurken akıp gidiyor elinizde kitap, ben tek günde bitirdim. Durağanlık yok, merakı çok yüksekte tutuyor. Zaten Nevzat komiseri bilmeyen mi kaldı ! Ben sevdim, ben Ahmet Ümit'i hep severim. :)

Bence polisiye seviyorsanız okumalısınız.

Hadin kaçtım ben :)

9 Nisan 2020 Perşembe

Search WWW / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Yeni bitirdiğim -malum karantina dönemi- efsane bir diziyi anlatacağım size. Daha sonra anlatmak istediğim kitaplar da var ama önce bunu yazmak istedim keza çok iyiydi !


Sosyal platformlarda gezerken sık sık bu dizinin ismini ve casplerini görmüştüm ama fırsat bulup izleyememiştim. Hatta şöyle bir şey anlatayım size; ben izlemek istediğim dizileri ekran görüntüsü alır telefonumda o şekilde saklarım ve bu dizinin en az üç ayrı zamanda alınmış ekran görüntüsü var :) Düşünün artık kaç kere görüp izlemeye karar vermişim.


Öncelikle dizimizi kısaca anlatayım. Dizi de 3 tane çok ama çok iyi kadın karakter var. Üçü de birbirinden şahsına münhasır. Hepsinin ayrı hikayesi, dönüşüm süreci ve tabi bu süreçte yaşadıkları sancılar var. Bu süreçleri o kadar iyi yansıtmışlar ki özellikle iş hayatında, kendimden bir şeyler bulduğum çok nokta oldu. Eminim diziyi izleyen bir çok kadın 'aaa evet ben de yaşadım bunu, benim başıma da geldi' diyecektir. Kadın her yerde kadın :) Neyse, dizi de iki tane büyük ana işletme var; Unicon ve Barro. Kadınlardan ikisi Unicon da bir tanesi de Barroda çalışıyor ve bu kurumlar arasında çok ciddi bir rekabet var. İlk bölüm  çalışmanın sınırları neler, iş için ne kadar ileri gidelebilir, işte ahlak ve etik gibi konular üzerinde durarak başlıyor. Sonrasında işin içine aşk ve aile kavramları da girince bir bakıyorsunuz kendinizi 5. bölümü izlerken buluyorsunuz. Net ! Oyuncuları anlatmayacağım malum kalabalıklar ama hepsi çok iyi !

Kendi fikrime gelecek olursam şayet, dizi inanılmaz güzel ve sürükleyici. Kadınlar güçlü ve dik başlı ! En sevdiğim :) Kariyerleri olan, kendilerini seven, ne istediğini bilen ve istediklerini alan kadınlardı.  Tabi başlarda zorlananlar, mecburiyetler nedeniyle olmadık karar verenler oldu ama sonrasını siz izleyin artık. Spoiler veresim geliyor yoksa :)


Benim gibi çocuklara anlatılan, kadınların oturup kurtarılmayı beklediği masalları dahi sevmeyen bir insan için çok iyi bir diziydi. Başlarken bu kadar gülüp eğleneceğimi sanmıyordum, yanılmışım ! İzleyin, izlettirin ! 




4 Nisan 2020 Cumartesi

Forest / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Yeni bitirdim, anlatayım.


Dizide ki başrollerden ikisini de daha önce izledim. Kadın oyuncuyla pek ilgilenmesem de erkek başrolü seviyorum, o yüzden başladım. Neyse anlatıyorum gençler !

Konusu öncelikle, bir doktor ve hırslı bir iş insanımız var. Tabi ki ortada çeşitli travmalar var, biliyorsunuz Kore dizilerinde travma olmazsa olmaz :) Bu iki insanın yolu bir ormanda kesişiyor ve konu oradan başlıyor. Tüm süreç orman ve etrafında gelişiyor. Forest ismi de tahmin edeceğiniz gibi buradan geliyor. Adamın; soğuk, huysuz, bencil, kadının sıcak kanlı, hafif huysuz, ayakları yere basan, tatlı olduğu dizilerden. Geçmişlerini öğrendikçe durumların değiştiği ve bu sürede birbirlerini daha iyi tanıdıklarını söyleyebiliriz.

Kendi yorumuma gelirsek şayet, dizi güzel başladı. Sardı beni peş peşe izledim. Hatta diziye başladığımda daha yarısına yeni gelmişti, yani dizi bitmeden başladım. Bir noktaya kadar tempo güzel ama sonlara doğru bir kaç bölümde düşüyor gibi olurken son anda geri topluyorlar. O yüzden tempo olayı ortalamanın bir tık üstünde. Bence en önemli sorunu dizinin, çok ama çok sıkıcı iş konuşmalarına boğulmuş olması olduğunu söyleyebilirim. Bazı noktalarda iş konuşmalarını atladığımı bile söyleyebilirim, siz düşünün artık.


Bir de şunu eklemek isterim ki dizinin başında beklediğim sırlar sonuna geldiğinde dahi tam çözülmedi. Beklediğim bir çok cevap askıda kaldı, daha iyi olabilirdi.

Bence boş anında izlenebilir ama izlenmedi şart mı ? bence değil ! Ehh bir diziydi.

1 Nisan 2020 Çarşamba

Bir Öğrenci Değişim Programı : Farabi

Merhabalar,

Bugün size kendimin de deneyimlediği bir programdan bahsetmek istiyorum. Belki aklında soru işaretleri olan birisi varsa fikir edinir ve gerçekleştirmek ister. Açıkçası çok sevinirim, bence herkes sürekli bir değişim halinde olmalı.

Ben üniversite dönemim de bir yıl, kendi okuluma sekiz saat uzaklıkta ki bir şehre ve okula Farabi yaptım. Farabi yapmak ne demek önce size onu açıklayayım. Farabi öğrencilere bir veya iki dönem boyunca kendi okuluyla aynı veya yakın dersler verilen, okuduğu okul ile anlaşmalı başka bir okula gitme şansı tanıyan bir öğrenci değişim programı.

Öncelikle, kendi okulunuzun farabi kapsamında anlaşmalı olduğu diğer okulların listesine bakın ve hangi okula gitmek istediğinize karar verin. Karar aşamasından sonra seçtiğiniz kurumun ders içeriklerine ve bu derslerin kredi notlarına bakın. Kredi notları ne kadar yakın ise istediğiniz kuruma gitme şansınız o kadar yüksek çünkü özellikle zorunlu dersler olmak üzere eğer kredi notlarında fazla farklar var ise yüksek ihtimal kendi okulunuz veya karşı taraf kabul etmeyecektir. Devlet veya özel okul olması fark etmez. Önemli olan kendi okulunuz ile diğer okulun kendi arasında anlaşma olmasıdır.

 Buraya kadar sorun yoksa gitmek istenilen okul için gerekli evraklar toplandıktan sonra -bunun için okulunuzdaki değişim öğrencileriyle ilgilenen departmanla mutlaka görüşmelisiniz, önemli- başvurunuzu okulunuz vasıtasıyla yapıyorsunuz. Burada önemli bir nokta var ortalamanız 2.50 olmak zorundadır, değilse başvuru yapamıyorsunuz. Gitmek istenilen kurum kontenjanına ve başvuruların ortalamasına göre değerlendirme yapıyor ve yeterli bulursa kabul ediyor.

Bundan sonra protokol süreci başlıyor. Kendi derslerinizle karşı okulun dersleri için denklik oluşturmanız gerek. Yani normalde almanız gereken derslerinizin karşı okuldaki karşılıklarını bulmalı ve liste oluşturmalısınız. Bu denklik listeleri okulunuzun farabi evrak listesinde var, oradan indirip ona uygun oluşturmanız gerek. İkinci basamak evraklarınızı teslim ettiğiniz de okulunuz diğer okulla tekrar iletişime geçiyor ve evraklarınız ikinci bir değerlendirmeye giriyor. Son sürece kadar işlemleriniz sürekli onaya giriyor ve herhangi bir noktada okulunuz uygun görmez ise kabul edilmenize rağmen gidemeyebilirsiniz, unutmayın.

Denklik süreci de bittikten sonra sorun yok. Gidiyorsunuzdur ama sürekli takipte olun.  Benim okulum evraklarımı erkenden göndermesine rağmen diğer okul neredeyse finallere kadar aktif olarak derslere ve sınavlara girdiğimi kendi okuluma bildirmemişti. Nedeni için aradığımda bir aksilik olduğunu ve evrakları tüm okullara gecikmeli göndermek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdi. Bir de şöyle bir durum olabiliyor, siz öncesinde denklik oluşturmanıza rağmen dersler değişebiliyor veya hiç açılmayabiliyor. Böyle durumlarda farklı fakültelerden aynı dersi alabiliyorsunuz, sorun olmuyor. Benim bir dersim de bu problemi yaşamıştım ama dersi iktisat fakültesinde bulup kayıt olmuştum.

Son olarak Farabi yaparken gittiğiniz okuldan kendi dersleriniz 4 sınıftan da  alabilirsiniz. Yani siz 3 sınıf için gittiniz. Derslerinizden biri 1. sınıfta diğeri 2. sınıfta veya  4. sınıfta olabilir, 3. sınıfta olması gerekmez. Yukarıda da bahsettiğim gibi aynı fakültede olmak zorunda değil.

Genel olarak Farabi için önemli noktaları belirttim. Merak ettiğiniz bir şey olursa yorum yazarsanız yardımcı olurum.  Buraya kadar okuduysanız güzel bir bilgiyi hak ettiniz :) Farabi yaparken 4 ay hibe burs alırsınız. :) Bir de bazı doğuda ki üniversiteler için süre 8 ay olabiliyor ama onun için okulunuzla görüşmeniz gerek ! Kolay gelsin :)

31 Mart 2020 Salı

Itawen Class / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Her yerde yıllık ve ücretsiz izinlerin ve ya işten çıkarılmaların konuşulduğu, salgın hastalıklar ve öncesinde saydığım sebeplerden herhangi biri nedeniyle evlere tıkıldığımız şu günlerde bol bol dizi izlediğim, kitap okuduğum, temizlik yaptığım ve maalesef deli gibi yemek yediğimi söyleyebilirim. Bu bahsettiklerim 7/24 medya da yer aldığı daha fazla sıkmadan sizi son izlediğim ve sıcağı sıcağına bitirdiğim diziden bahsedeyim.


Dizi adını başlıkta görüyorsunuz, ben size direk konusundan giriş yapayım. Dizi başrollerinden Park Seo Joon ki benim zaten daha öncesinde sıkça izlediğim bir aktör ve itiraf ediyorum çok severim :) Konusuna dönersem, esas oğlanın karıştığı bir kavga sonucunda babasına ve kendisine büyük bir haksızlık yapılıyor.  Her şeye rağmen hayatlarını mutlu bir şekilde yaşamaya çalışırlerken babası bir vur kaç olayı nedeniyle vefat ediyor ve soruşturması bile doğru düzgün yapılmadan olayın üstü kapatılıyor. İşte bundan sonra bu başrol arkadaşımızın intikam ve adalet arayışı başlıyor. Dizinin en güzel tarafı inanılmaz hareketli ve renkli olması. Karakter alt yapıları sağlam ve eğlenceli. Hepsinin de kendi içinde irili ufaklı hikayesi var, bu yüzden olaylardan isteseniz de pek kopamıyorsunuz.


Başrol de ki oğlan dışında nerdeyse tüm karakterleri ilk defa izlediğimi söyleyebilirim ama hiç kötü olan yoktu. Hele ki klasik kötü adam, son ana kadar oyunculuğunun zirvesindeydi :)

Kendi fikrime gelirsek ben diziyi çok beğendim. Hiç sardırmadan da izledim, güzeldi. Tek problem şu ki her zaman ki gibi dizinin güzel gidişatının aksine biraz sönük bir final söz konusuydu. Daha iyisini beklerdim, sağlık olsun.



Bence izleyin, seversiniz. Sevmeseniz de çok eğleneceğiniz kesin ! 

20 Mart 2020 Cuma

The Secret Life Of My Secretary / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Diziyi yeni bitirdim ve hazırsak taze taze anlatmaya başlıyorum.


Adından da anlaşılacağı üzere dizi patron sekreter hikayesi. Aslında konu klasik ama bu yapım bir nokta da diğerlerinden ayrılıyor ki dizi konu olarak her ne kadar klasik olsa da karakterler olarak çok farklıydı. Mesela her zaman ki nemrut patron yerine yumoş yumoş bir patron, normalde ezik gibi durmasına rağmen bu sefer arada sinirlenip ağzına geleni söyleyen bir sekreter, her gördüğü yerde kendini efsane güzel tanıtan  -genelde dizilerde katıksız kötü olan- ama aksine şeker gibi huysuz bir Veronica Park yani zengin kızımız vardı.



Dizinin konusu değilde farklı olan bu karakterler sayesinde insan izlemeye devam ediyor ve seviyor. Arada hızlandırdığım, sardığım da oldu yalan yok. Özellikle şirket işlerinde çabuk sıkıldığım için ilerlettim ama siz muhtemelen izlersiniz.

Dizi konusundan fazla bahsetmeyeceğim çünkü spoilera çok açık bir teması var. Genel anlamda biraz bahsedersem şayet, iş yerinde geçen patron sekreter romantizmi diyebiliriz. Tabisi yine bir başkan olma süreci, bunun için yapılan dalavereler falan fistanlar da  var. Şunu da belirtmeyi borç bilirim ki dizinin yan karakterleri de en az baş roller kadar ilginç ve eğlenceliydi.



İzleme konusundaki fikrime gelirsek şayet ben çok beğendim. Eğlenceli, komik, entrikasız romkomları seviyorsanız bence bunu da seversiniz. Bir önemli nokta da şu ki normalde dizilerde finale doğru bir polyannacılık oluşur. Sevmeyenler sever, olmayanlar olur, gelmeyenler gelir, bozulanlar düzelir ama bu sefer öyle olmadı. Değişenler tabi oldu ama keskin geçişler olmadı,  16 bölüm kötü olan aniden iyi olmadı, bir anda her şey düzelmedi. Sadece hayat devam ediyor ve zamanla her şey değişebilir tadında tadımlık umutlar dağıtarak bitirdiler diziyi ki bence daha güzel oldu.

Çünkü hayat her zaman kötü olmadığı gibi her zaman  da toz pembe değil. Dört mevsim gibi insan ömrüde, geçiş geçiş :)

Bence izleyin ve hatta izlettirin ! İyi seyirler !

13 Mart 2020 Cuma

Doctor Stranger / Dizi Yorumu

Merhabalar,

Bugün bahsedeceğim dizi başlarken iyi başlayıp sona doğru büyük hüsran yaratan bir çalışma diyebilirim. İsmi başlıktan da anladığınız üzere Doctor Stranger.



Konusuna geçmeden önce, dizinin konusu fena değil, kadrosu fena değil buraya kadar güzel ama -evet bir aması var- bir bakıyorsunuz ki neredeyse vasat halde. Sonra bitince fark ediyorsunuz ki dizinin bağlama olayı yok. Konuları bam bam veriyor size, koyuyor ortaya ama sonra ? sonrası, nedeni nasılı yok,  bitti. Neyse konusuna geçiyorum, sıkıldım.

Dizi klasik birbirini sevmeyen devletler, imkansız aşklar, platonik aşıklar, kafayı itlik köpeklik yapmakla bozmuş ortası olmayan karakterlerle bezenmiş bir olay örgüsüne sahip diyebiliriz. İlk başladığınızda dram orantılı olacak diye düşünüyorsunuz ama fazla sevinmeyin çok geçmeden Türk dizisine bağlanıyor, yaşadım oradan biliyorum :) Kuzey Koreden Güney'e gelmiş bir başarılı doktor, aşık olduğu kadın var tabisi, sıkıntılı sıkıntılı olaylar ve sevmiş sevilmemiş bir kadın. Nokta. Bitti. Dizimiz bunun etrafına kurulu.


Kötü diyemem, iyi hiç diyemem ! Bence vakit kaybı ama yine de siz bilirsiniz ! İyi seyirler canlar :)

Not: Başrolde ki oğlanı aslında Gentleman's Dignity dizisinden severim, biraz da ondan başladım diyebilirim ama oradan gelen artısına rağmen ıı cıks olmamış. Yapacak bir şey yok.

11 Mart 2020 Çarşamba

How to Get Away with Murder / Dizi Yorumu

Selam,

Bir dizi izliyorum sormayın, değmeyin keyfime. İzlerken sonunu düşünüyorum, bitmeden yeni bölümü başlatasım geliyor. O kadar sarıyor sarmalıyor sizi.



Dizi ismi How to Get Away with Murder. Ben size dizi diyeyim siz simit peynir yanında çay, kuru fasulye pilav, köfte patates, yoğurt soslu cips gibi güzel, uyumlu ve eşsiz bir derya anlayın.

Adından da anlaşılacağı üzere dizi  dehşetül vahşet sır dolu, sizi sürekli yüksek tutan ve ters köşe yapmayı seven bir tarzda avukat dizisi. İnsan konusuna bakmadan önce basit bir polisiye veya katil odaklı tarzda bir şey olduğunu düşünüyor ama bildiğiniz avukat dizisi.

Konusuna ben pek bir şey demek istemiyorum az çok tahmin edersiniz. Adaletin öneminden kanunların kör noktalarına kadar alakalı alakasız pek çok içeriği olan temposu sürekli yüksek akan bir dizi. Her sezon başından sonuna sürekliliği olan bir durumun yanı sıra her bölüm de kendi için ayrı dinamiğe sahip. O yüzden kopamıyorsunuz genelde bölümlerde.



Şu an dizi de güncelim, nisan da verdikleri ara bitecek ve tekrar başlayacak, beklemedeyiz !
Spoiler vermek istemiyorum ama sadece şunu söyleyeyim dizi bir ara sezon finali yaptı ki sezon finali yapsaydı ancak bu kadar iyi olurdu. Düşünün artık nasıldı !!

Bilenler bilmeyenlere anlatsın, bilmeyenler de ne bileyim :) İzleyin !

Not: Tüm oyuncuları sevmekle beraber başrol oyuncusu için deli hayran olduğumu belirtmek isterim :)  Gerçekleştirdiğine oyunculuk demek bence çok basit kalıyor !