21 Şubat 2017 Salı

Lets Fight Ghost

Merhabalar,


Yeni bitirdiğim Lets Fight Ghost dizisinden bahsedeyim size.


Başrol oyuncularının ikisini de daha önce izlediğim farklı dizilerinden mütevellit oldukça severim. Başrollerinde Taecyeon, Kim So Hyun, Kwon Yool oynamakta. 

Burada bir es verip belirtmek isterim ki yardımcı roller de çok iyiydi, benim adlarını yazmadığıma bakmayın  :)

Dizinin konusu şöyle, Taecyeon küçüklüğünden beri hayaletleri görebilen ve bu yüzden sürekli zor zamanlar geçiren birisiydi ta ki bu işten para kazabileceğini fark edene kadar. Şimdi ise her yakaladığı hayalet başı para alan bir şamandır. Yine bir hayalet yakalama için çağrıldığı okula gittiğinde liseli hayalet Kim So Hyun ile karşılaşır. Liseli genç hayaleti gördüğünde işinin kolay olduğunu düşünürken hayaletin çok iyi dövüştüğünü anlar ve kendisine ortaklık teklif eder. Artık birlikte çalışacaklardır. Hayalet kızımızın ortaklığı kabul etmesinde farklı sebepler vardır yalnız. Tesadüfi bir kaza esnasında fark eder ki, bu ortaklık eden kişinin kendisinin insan geçmişiyle alakası fark eder çünkü etrafındayken parça parça da olsa geçmişinden bir şeyler hatırlar Evet doğru anladınız, bir klasik olarak tabi ki kızımız geçmişini hatırlamamaktadır ve hatırlamak için Taecyeon'a ihtiyacı vardır. Klasiklerle örülü bir hayalet insan hikayesi söz konusu.



Dizi de bir de profesör var ki dillere destan. Ben kendisine bayıldım :)

Dizi hakkında ki fikrime gelirsek şayet klasikleri severim ki artı olarak hayalet hikayelerini daha çok severim. Yanisi diziyi bayağı sevdim arkadaşım. Klasik rom-kom sevmiyorsanız başlamayın.

Hamiş: Çerez dizilerin de kendi arasında güzeli çirkini olduğu düşünüldüğünde kendi kategorisinde bayağı iyiydi. :) 

9 Şubat 2017 Perşembe

Kitap Değerlendirmesi : Kendi Gecesinde

Merhabalar,

Bayağıdır yoktum yine, Farabi yaptığım okulum erken tatile girip yine erken ders başı yaptı. Ara tatilde çok yoğundum, bir türlü yazamadım.

Tatil döneminde okuduğum kitaplardan bir tanesini anlatacağım size bugün.


Aynı anda birden fazla kitap okumayı seviyorum.  Karamazov Kardeşleri ve İnci Aral'ın Kendi Gecesinde kitabını aynı anda okumaya başladım. Karamazov Kardeşler takdir edersiniz ki daha bitmedi. Bugün size İnci Aral'ın Kendi Gecesinde kitabından bahsedeceğim.

İnci Aral kendisiyle hiç tanışma fırsatı bulamadığım, kalemini bilmediğim yazarlardan. Bir kaç ay önce D&R 'da kitaplarının indirimde olduğunu gördüm ve kalemiyle tanışmak için bu kitabını aldım.

"Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."

İşte bu satırlar kitabı almamı sağlayan.

Kimdi ki bu Kara ? Nasıl aşksız kalmıştı ? Sefil anları neydi ?

Bunları düşündüm ve merak ettim. Sonradan düşündüğümde ise son 6 ayımı sıkıntılı yaşadığım için kendimle kitabı özleştirdiğimi fark ettim.
Kime güvendiysem her zaman olduğu gibi yine ona terk oldum. Ve merak ettim, Hayal Ali -karakterin ismi bu, bende okurken hem çok şaşırmış hem de çok sevmiştim- kime güvenmişti de ona terk olmuştu ?

Yanlış anlaşılmasın, sevgili değil bu. Öyle olsaydı, acısını yaşar geçerdim. Dostum, arkadaşım, gönül bağımla bağlandığım insan.

Okurken fark ettim ki ben de bir Kara istiyorum, bende anlatmak zehrimi dökmek istiyorum. Ve yine sonra tekrar fark ettim ki Kara'ya dahi anlatamayacağım kadar üzülüyorum.

Anca bu kadar yazabildim. En azından birileri okur kırgınlığımı, gönül yaşımı.

Kitap içinse çok beğendiğimi ve hatta ilk fırsatta İnci Aral'ın başka bir kitabını aldığımı söyleyebilirim. O da başka bir yazı konusu.