28 Aralık 2016 Çarşamba

Kore Dizisi : Lucky Romance

Merhabalar,

Final sınavlarım sebebiyle bir süredir boş bıraktım buraları, farkındayım !

Bugün size son haftalarda izlediğim ve beğendiğim iki diziden biri olan Luck Romance'ı anlatacağım. Diğeri ise başka yazı konusu :)

Luck Romance dizisinden bahsetmeden önce fazla objektif olamacağımı bilmeniz gerek. Neden mi ? Çünkü başrolünde Hwang Jung Eum denen sevilesi kadın oynuyor. Doğrusu bayılıyorum kadına (kalp kalp kalp). 

Bu saç boyunu sevmediğim halde yakıştırdım. Tabi uzun hali daha güzel olurmuş ama neyse !
Resim Pinterest'ten alıntıdır.
Burada bir itirafta bulunmam gerek, sanırım kadının fıtrat özelliklerini kendimle özdeştiriyorum. Bundan sanırım kalp kalp durumum hahahhaha. Ben de ani çıkışları, cırt ses tonu -özellikle paniklediğimde ve sevindiğimde- olan kafası kırık bir insan irisiyim. Yaşasın dengesizlik !

Dizimize döner isek şayet başrolunda Hwang Jung Eum ve Ryoo Joon Yeol oynuyor. Erkek oyuncuyu ilk defa burada izledim ama çok beğendim. Ses tonu ve mimiklerine resmen yarıldım. Kadını sevdiğimi söylememe gerek yok sanırım hahahah.

Konusu şöyle Hwang Jung Eum yani Sim Bo Nui küçükken bir trafik kazasında anne babasını kaybediyor ve kız kardeşiyle yalnız kalıyorlar. Sonraki yıllarda kız kardeşi de bir trafik kazası geçiriyor ve yoğun bakıma alınıyor. Bu esnada hastane bahçesinde bekler iken tanıştığı bir şaman Sim Bo Nui'ye kendisinin uğursuz olduğunu ve tüm bu kazaların kendisi yüzünden olduğunu söylüyor. Buna inanan esas kızımız o tarih itibari ile hayatını kimse ile yakın ilişki kurmadan -uğursuzluğu yüzünden zarar vereceğini düşündüğü için- izole bir halde geçirmeye başlıyor.Ta ki sözlerine inandığı şaman komada ki kız kardeşinin uyanmasını istiyorsa bir gecesini Çin takvimine göre kaplan yılında doğmuş birisi ile geçirmesi gerektiğini söylene kadar. Peki bilin bakalım kaplan yılında doğmuş oğlanımız kim ? Tabi ki Ryoo Joon Yeol yani Je Soo Ho evladımız. Yalnız bu kaplanın insan ilişkileri konusun da Sim Bo Nui'den bir farkı yok çünkü kendisi dizilerimizde ki klasik sorunlu dahi çocuklardan. Kibirli yani :) 


İkisi arasında ki ilişkinin nasıl geliştiğini görmek isterseniz izlemeniz gerek. Kendi fikrim ise şöyle; ben diziyi sevdim ama başrol kadını çok severim. Onun için her türlü zaten izlerdim. Çok güldüğüm yer oldu,saçma bulduğum nokta da çok oldu. Lakin izlemeyin denilemez bu diziye,hiç bir şey için olmasa bile başrol de kilerin mimikleri için izleyin derim. Bence seveceksiniz, net !

Not: Dizi de ki yan başroller olan Lee Sook Hyuk ve Lee Chung Ah'ı daha öncesinde farklı dizilerde izledim, ikisini de severim. Lakin dizi de çok sönük ve gereksiz kalmışlar, onlar olmasa da gayet iyi gider imiş dizi.
Not 2 : Dizi de ki kıyafetlerin çirkinliği konusunda yorum dahi yapamayacağım zira yazı bitmez ! Korkunçtu !

13 Aralık 2016 Salı

Bu Dünya Kimin ?

Merhabalar,

Hastayım bu hafta biraz.

Tabi üzgünüm de zira kolay bir hafta bitirmedik.


Taraflarının bilinmediği bir kavgada ölenlerimize ağladık bu hafta.

Kimin olduğunu bilmediğimiz, herkesin hak iddia ettiği ve asıl sahibini unuttuğu bir dünyada teker teker hunharca katlediliyoruz.

Kimisi bomba ile ölürken kimisi kocasının / nişanlısının / sevgilisinin elinde katledildi.Kimisi kör kurşuna denk gelip sakat kalmışken kimisi tecavüzcüsünün elinde oyuncak oldu.


Ben anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum. Bu denli zarar verirken bir başka cana, insan kafasını yastığa nasıl koyup da yatar ! Hayatına devam etmeyi nasıl başarır. Bilen birisi açıklasın bana, söz dinlicem !

Yanlış anlaşılmasın, çok iyi olduğumu iddia etmiyorum. Doğrularım kadar yanlışlarım, sevaplarım kadar günahlarım var, orası aşikar. Lakin her yanlışım için bir çare, her günahım için bir tövbe ararken ben, bu insanlar nasıl bir şey olmamışçasına devam edebiliyorlar !

Sinirliyim, tepkiliyim ama elimden ne gelir bilmiyorum.

Yapılan her haksızlığı, zulmü, katliamı Allah görsün ! Başka da bir şey  demiyorum.

Güzel insanlar kendinize iyi bakın.


5 Aralık 2016 Pazartesi

Kitap Değerlendirmesi : Havvanın Üç Kızı / Münkir, Mümin, Mütereddit

Merhabalar,

Bugün size en sevdiğim yazarın okuduğum son kitabından bahsedeceğim.


Elif Şafak'ın Havvanın Üç Kızı..

Kitabı sanırım 3 günde falan okudum. Fırsat buldukça aldım elime, nefes alır gibi okudum. Öyle severim Elif Şafak kitaplarını. 

Bir kaç yazarım vardır benim böyle, sorgulamadan, düşünmeden, kayıtsız şartsız sevdiğim ve her kitabını okuduğum. Elif Şafak işte bu kitle arasından bir yazarım.

Havvanın Üç Kızı çıktığından beri aklımda ve listemdeydi ama bir türlü kısmet olmadı. Sonunda okudum :) Önce konusundan bahsedeyim.

 Havvanın üç kızı, günahkar, inanan ve şaşkın. Bu üç kızın yollarının kesişmesi ve yaşadıklarını anlatıyor. Şirin -günahkar-, İran'lı, memleketinden sürgün yemiş bir vatansız. Mona -inanan-, bir anne için evladı ne ise Mona için de inancı o, o denli güzel,o denli özenli ve yine o denli aşkla baglı. Peri -şaşkın- ne annesi gibi bir inanan ne babası gibi bir günahkar olabilmiş, arafta kalıvermiş bir şaşkın.

Sıra dışı bir öğretmenin, sıra dışı bir dersin de yolu kesişen bu üç kız arkadaş olabilecek midir ?

Kendi fikrime gelir isem,

Tanrı, kimlik, araf, aidiyet, inanç konuları üzerine bolca kelimelerin döküldüğü bir roman düşünün, öylesine güzel, öylesine dolu dolu, öylesine içine alan.
Ve yine aynı kitabın çat diye, bir anda, bıçak keser gibi bittiğini.

Kitabı sevdim, hem de çok sevdim ama gel gör ki öyle bitti ki şaştım kaldım. Bende hala sayfa çevirmeye çalışıyorum, sanıyorum ki devam ediyor. O denli havada, durağan bitirmiş.

Sonu dışında çok güzel, benim kadar sonuna takılmıyor, gidişat ben için daha önemli diyorsanız okuyun !
He, sonu önemliyse de okuyun, içindeki bazı noktalar öyle şeyler düşündürüyor ki, sırf o noktalar için iyi ki diyorsun. Yani yine diyorum ki okuyun !

Okuma yazamam buraya, parmaklarım çalışmaz, üzülürüm sonra...
Elif Şafak'ı severim, tarafsız olamam !

Not : Tüm Elif Şafak kitaplarını okumuş bir dengesizim, hakkaten tarafsız olamam :)

1 Aralık 2016 Perşembe

Orange Is The New Black / "Sophia Is The My Black !"

Merhabalar,

Bu aralar yakın bir arkadaşımın babasının ani vefatı nedeniyle uzaktaydım. Yeni geldim diyebilirim.

Bu akşam size bir arkadaşımın ısrarı ile başlayıp, bir süredir hararetle izlediğim bir diziden bahsedeceğim.

Diziyi anlatmaya başlamadan önce bu ara hiç kore dizisi / filmi izleyemiyorum ondan bahsetmek istiyorum. Beni bir türlü sarmıyor, izlediklerimi ise sık sık ilerleterek izleyebiliyorum ki bu durumda da zorla izliyormuşum gibi geliyor. Sanırım bir duraklama dönemini girdim. Sağlam bir yapım bulmadan da çıkamayacağım bu dönemden sanırım. Neyse biz konumuza dönelim.


Dizinin ismi Orange Is The New Black. Amerika'da ki bir kadın hapishanesinde geçen trajikomik olaylar anlatılıyor. Oyuncu kadrosu inanılmaz kalabalık. Taylor Schilling, Laura Prepon,Natasha Lyonne, Taryn Manning, Uzo Aduba, Kate Mulgrew, Dascha Polanco, Samira Wiley ve daha nice isim. Benim favorim ise Sophia Burset karakterini oynayan laverne Cox, laf aramızda kalsın bayılıyorum ona.

Konusuna gelir isek, bir kadın hapishanesi, içerisinde suçlular var orası aşikar.  Bir gün yıllar önce - neredeyse ergenlik döneminde- bir uyuşturucu kartelinde çalıştığını bildiği sevgilisi Alex Vause -hiii dediğinizi duyar gibiyim, evet sevgilisi bir kadın- için uyuşturucu taşımış , sonrasında korkmuş ve sevdiği halde sevgilisinden ayrılmış yeni mahkumumuz Piper Chapman içerisinde her türlü suçtan kadını barındıran hapishaneye gelir. Buraya kadar tamam fakat  atlanılan nokta şu ki geçen bu yıllar içerisinde Chapman bir erkeğe aşık olmus -evliliğin eşiğindeler- iyi işler başarmış iyi bir insandır. Zengin ailesinin yumuşak başlı kızları Chapman hapishanede ne yapacak, nasıl hayatta kalacaktır ? Peki Chapman mahkumlardan ne kadar farklı ? Ya hapishanedekiler nasıllar? İnsanlar hata yapar ama neden yapar ? Nasıl yapar ? Bunda zorlayıcı etmenlerin hiç mi etkisi yok ?

Dizi avare kızımız Chapman'ın maceralarını gözler önüne sererken bir yandan da bu soruları sormanıza, daha da önemlisi düşünmenize neden oluyor.

Kendi adıma bayılıyorum bu diziye. Yer yer üzülüyorum, çoğunlukla gülüyorum. Bir de şöyle bir şey var ki o kadar çok farklı ırktan insan var ki dizi de sanki milletler arası karnaval gibi.

Dizinin diğer ilgi çekici kısmı ise her karakter için yaptığı flasbackler. Her geçmişe gittiğinizde fark ediyorsunuz ki insanlar suçlu doğmuyor ve yine fark ediyorsunuz ki her suçta suçlu kadar suça teşvik eden, sebep olan ya da altyapı hazırlayan insanlar var. 

Bence bu diziyi izlemelisiniz. Ne türden hoşlanıyor olursanız olun, en azından şans vermelisiniz.

GÜNCELLEME : Dizi bu sene dördüncü sezonunu yayınlandı ve şimdiden 5, 6 ve 7 sezon onayını aldı.


Not: Dizi aşırı derece de çıplaklık içeriyor. Altını çiziyorum çıplaklık içeriyor, cinsellik değil. Tabi onu da içeriyor ama her dizi de olduğu kadar :)
Not 2: Sophia karakterine hayat veren Laverne Cox'un flashbacklerinde erkek ikiz kardeşi oynamaktadır.