22 Ocak 2016 Cuma

Kore Dizisi : She Was Pretty / "Şemsiyemi bulmaya geldim !!"

Merhabalar, ben geldim.

Bugün size bitireli biraz zaman olmasına rağmen daha yeni yazabildiğim bir diziyi anlatacağım.


Dizinin ismi She Was Pretty. Başrollerinde Hwang Jung Eum, Park Seo Joon, Choi Si Won ve Go Jun He oynuyor. Konusu ise şöyle; Kim Hye Jin küçüklüğünde zengin iken babasının iflas etmesi sonucu fakirleşmiş ve çalışmaya başlamak zorunda kalmıştır. Çalışma hayatı, sorumlulukları derken eski güzelliği gitmiş ve yerine toplumun çirkin diye atfedeceği bir kadın gelmiştir - bence tipi çok tatlıydı-. Ji Sung Joon ise küçüklüğünde tombul, toplum için pasif diye atfedilecek, panik atak geçiren bir çocukken zamanla bir moda dergisine yönetici olabilecek kadar kendini geliştirmiş ve yunan heykeli tarzında tipe kavuşmuş bir adam haline gelmiştir. Peki bu ikisi nasıl karşılaşacak derseniz, Sung Joon yıllar sonra çocukluk arkadaşı Hye Jin'e görüşmek istediğini söylediği  bir mail atar ve Hye Jin kabul eder. Görüşmek için gittiğinde Sung Joon'u gören Hye Jin saklanır ve görüşmeden kaçar.Sonrası ise olaylar olaylar ...


Choi Si Won ve Go Jun He'den pek bahsetmek istemiyorum çünkü ikisinin de karakterleri ve oyunculukları çok harikaydı. Kore dizilerinde genellikle bir esas kız ve bir esas oğlan olmasına rağmen  bence bu dizide iki esas kız ve iki esas oğlan vardı. İkisi de en az baş roller kadar ilgi çekiciydi, bence  başrolleri sevmesiniz bile bu ikisi için izlemelisiniz :)

Fikrime gelecek olursak, ben açıkçası çok seveceğimi düşünmeyerek başladım diziye. Hatta baş roldeki kızı Kill Me Heal Me dizisinden, baş roldeki oğlanı ise Witch Romance dizisinden dolayı çok sevdiğim için başladım diyebilirim.Peki sonuç ? Ba-yıl-dım !! Çok güldüm, çok eğlendim. Ben baş rollerin mükemmel insanların olmadığı yapımları daha samimi bulurum. Bizler de öle değil miyiz, eksiklerimiz ve yanlışlarımızla, doğruya ve güzele ulaşmaya çalışmıyor muyuz :)

Uzun fikrin kısa şekline gelirsek gençler, izleyin ve izlettirin :)

19 Ocak 2016 Salı

Hint Filmi : Jab We Met

Merhabalar, ben geldim.

Bugün size son zamanlarda izlediğim ve açıkçası pek beğendiğim bir hint filmini anlatacağım.


Filmin adı Jab We Met. Başrollerin de oyunculuklarını beğendiğim Kareena Kapoor ve Shahid Kapoor oynuyor. Film uzun zamandır bekleme listemdeydi, fırsatını bulur bulmaz izledim ve doğruyu söylemek gerekirse bu kadar bekleyen ben büyük bir aptalım arkadaş !!

Kimyaları çok iyi arkadaş !!
Konusuna gelirsek başrol kızımız Gett, aklına esen her şeyi o anda yapan, hayata toz pembe bakan, hayat dolu bir kızdır.Esas oğlumuz Aditya ise çok bunalmış, intihara meyilli ve büyük bir depresyonun eşiğinde bir iş adamıdır. Birbirinden bu kadar zıt karakter bir tren yolculuğuna karşılaşırlar ve olaylar olaylar....

Filmin eğlencesi, müziği, dramı yani hikayesi yerli yerindeydi. Bilirsiniz hint filmleri bazen güzel olsa bile hikayesinde tutarsızlık, müziklerinde sıkıcılık veya dramı çok ama çok abartı olabiliyor. O nedenle hikayenin tutarlı olması büyük bir meziyet bence, aklınızda bulunsun :)

Çok fazla konuyu anlatmak istemiyorum izleyip kendiniz görün, ben çok güldüm, çok eğlendim.Ne diyoruz gençlerrr izleyin, izlettirin :)

Not: Başrol oyuncularının kimyalarının çok ama çok uyuştuğunu da söylemeliyim. Bayıldım ikisine :)

9 Ocak 2016 Cumartesi

Kore Dizisi : Oh My Venus / "Korse o diyorum sana, korsee, korseeee !!"

Merhabalar, ben geldim.

Dün itibari ile yeni bitirdim diziden bahsedicem size.


Dizinin ismi Oh My Venus. Kore dizi severlerin hele ki romantik komedi severlerin çoğu biliyordur zaten.Başrollerinde Shin Min Ah ve So Ji Sub oynuyor.Yan roldeki kötü erkek/kadını  ise Jung Gyu Woon ve Yoo İn Young oynuyor.

Konusuna gelirsek, başrol kızımız avukant Kang Joo Eun gençliğinde Venus lakabına hak edecek güzellikteyken zamanla yaşadığı olumsuzluklar ve sıkıntılar hayatını zorlaştırdıkça Venusumuz Venusluğunu kaybeder.Gençliğindeki biçimli vucüdunun yerinde şimdi aynaya baktığında aldığı kiloları görmektedir.Başrol erkeğimiz ise geçmişte acı şeyler yaşamış ama şimdilerde başarılı bir spor hocası/yaşam koçu olan ve avukat kızımızın seksi koçum diye etrafında dolaştığı Kim Young Ho'dur.Kim Young Ho "John Kim" adıyla hocalık yapmakta, ağzında gümüş kaşıkla doğan zengin kesiminden olduğu için kimliğini gizli tutmak zorundadır. Yalnız hakikaten seksi koç olmuş asıl adamımız.Masters Sun'da izlemiştim Ji Sub'ı ilk ve çok sevmiştim, bu rolüyle daha bir sevdim :) Neyse konumuza dönersek, ilk aşkı  Im Woo Shik'ten on beşince yıl dönümlerinde evlilik teklifi almayı beklerken ayrılma teklifi alan Kang Joo Eun hayatının tepetaklak olduğunu düşünürken çalıştığı avukatlık bürosuna müdür olarak geçmişte çok yakın, şimdiyse kendisine düşman olan eski arkadaşı Oh Soo Jin gelmiştir.Herşey hayatında bu kadar zorlaşmış iken hiç olmadık yerde, hiç olmayacak şekilde bir adam ile yolları kesişir...


Peki bu avukatımız Venus ile spor hocamız seksi koçun yolları nasıl kesişiyor derseniz size şunu söyleyebilirim. Venusumuz Kang Joo Eun'nun başı beladan kurtulmazken, seksi koçumuz Kim Young Ho'nun "hasta insanlar karşı zaafı var, tehlikede olan insanlara daha fazla zaafı vardır". Bence bu yeterli bir açıklama :)

Diziyle ilgili fikrimi sorarsanız, konusu basit ve işlenilişi sadeydi.Dizi de gereksiz ayrılıklar ve barışmalar, sonuna kadar bir türlü söylenmeyen sırlar veya yanlış anlaşılmalar yoktu. Bu da diziyi daha güzel ve sürükleyici yapmış.İkilinin uyumunun çok iyi olduğunu söylememe gerek yok, afişe bakmak yeter :) Yani gençlik ne yapıyoruz, bu diziyi izliyor ve izlettiriyoruz.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Yaprak Dökümü Yaşıyorum

Merhabalar, ben geldim.

Nasılsınız diye sormak istedim ? İyi misiniz ?

Fotoğraf netten alınmıştır.Siteye gitmek için tıklayabilirsiniz :)
Ben yaprak dökümü yaşıyorum bu ara. Eskileri eskiye bırakıyor, yeniler için yer açıyorum.Yeni arkadaşlıklar ediniyorum. Diyeceksiniz ki Narsist kafayı yedin, insan arkadaşlarından neden vazgeçer ? Yenileri de olsun ama eskiler nereye ?

Katılıyorum. Yeniler geldi diye eskilerden geçilir mi, geçilmez elbet. Ama bazı eskilerim var ki kangren, böğrümde yara. Verdiğim ödünlerden sonra yaşadıklarımıza baktığımda tek diyebildiğim "Narsist yazık kızım sana, arkadaşlığına". Son zamanlarda dışarıdan bakıyorum da ne istismar edilmişim ben be :( İyi niyetimin yerinde yeller esiyor desem daha iyi anlatamam açıkçası.

Diyeceksiniz ki yine Narsist ne oldu da böyle yandın, kavruldun ? Neler olmadı ki, neler duymadım ki ? Özlediğimi, konuşmak istediğimi söylediğim arkadaşım bencil alıngan olduğumu, diğeri benle konuştuğunda yaptığı hataları hatırladığını  -tabi bunu bu kadar yumuşak söylemedi-, bir başkası ise gel gitli ruh hallerimin sebebini ona bağlamamamı söyledi sebebi ise yazamayacağım kadar uzun ve bence gereksiz. He bu "arkadaşlarımın" ithamları doğru mu ? Bilmiyorum.

Ben her zaman her insanın içinde her şeyin az yada çok olduğunu düşünürüm.Nasıl mı ?

Şöyle ki ben iyi insan kötü insan olduğunu düşünmüyorum. Bence iyiye eğilimli, kötüye eğilimli insan var. Nasıl ki bir insan her zaman iyi olamazsa her zaman kötü de olamaz. Ama bazı insanların kötüye meyli fazla iken, bazılarının iyiye meyli fazla. Umarım anlatabilmişimdir. Ben mi ? Ben iyiye meyli olan insanlardanım, Allah'tan utanırım :)

Şu hayatta ölüm varsa demek ki iyi veya kötü her şeyin bir sonu var. Bu durumda arkadaşlıkların da sonu var. Kimisi ölümde bitiyor, kimisi öncesinde. Benimkilerin çoğu bu sene gitti. Yaprak dökümünü sözlük karşılığı gibiyim yani :) Dilerim sizin ölümle biter :)

Not: Ölümle bitmesinden kastım ömür boyunca sürmesidir :)