30 Ağustos 2015 Pazar

Sevgi Emekse, Orta Yaş Grubu Neydi ??

Anılar, anılar diye başlamak istedim bir an...

Belli bir kaç insanla iletişim amacıyla -sadece- kullandığım Facebook'tan bir arkadaşlık isteği gelmiş bana benim hiç ilgilenmediğim zamanlarda.Kimmiş neymiş bakayım derken meğersem malum şahıs çok eski bir arkadaşımmış.Ondan diğerlerine bakarken bir baktım uzun zamandır -yıllardır demek istediğim- görmediğim inanların profillerini inceliyorum...

Fark ettim ki meğer ben/biz yaşlanmışım/ız. Meğerse zaman geçmiş farketmemişim. Doğumlarını hatırladığım bebek lise, düşüp dizlerini kanatan çocuklar üniversite öğrencisi olmuş. 

Zaman ne hızlı geçmiş, geçermiş meğer. İnsan kendine bakınca fark etmekten ziyade etrafına bakınca anlıyor daha çok.



Bu durumdan çok beni rahatsız eden sanki herkes büyümüş, gelişmiş ve değişmiş ama ben olduğum yerde aynı, sabit ve sıkıcı bir şekilde kalmışım :/ Baktım depresife bağlıyorum dedim ki kendime hayırdır Narsistkestane kendine gel her yaşın güzelliği kendine, sen neler sığdırdın şu ana kadarki zaman dilimine :)

Ve en tabi ego takviyesi de yaptıktan sonra çıktım dışarı, aldım yanıma yıllardır eskimeyen -17 yıl oldu- dostluğumu, söyledik iki açık çay ve vurduk muhabbetin dibine. Anladım herşey eskiside, biz yaşlansak da varsa çay içebildiğin insanlar, varsın geçsin zaman şeklinde klasik muhabbete bağlamak isterdim eger ki muhabbetdaşımın "biz de yaşlandık Narsistkestane yaa iki kara dul olarak yaşlanacağız biz, yazık bize lan"  şeklinde ki nidasını duymasaydım...




2 Ağustos 2015 Pazar

Dizikolik insanlar iyidir vesselam !!

Dizi sever insan iyidir yaa. İyi insanlardır onlar.Kolik falandır ama olsun iyidirlerdir. Ben kendimi bildim bileli düzenli olarak takip ettiğim dizilerim vardır. Çok severek ve aşkla takip ederim.

İlk başladığım yabancı dizi *Supernatural'di. O kadar sıkı takip ederdim ki -ki hala devam ediyorum, online olarak eş zamanlı izliyorum- her hafta salı günleri saat 20:00'de TNT de izlerdim.Öyle ki babam, annem, kardeşlerim ve hatta eve gelen herkes benimle birlikte salı günü izlerdi -daha çok izlemek zorunda kalırdı-. On yıl oldu hala da aynı tutku ve aşkla izliyorum.

Bir sonraki yıl **Moonlight diye yeni bir dizi yayınlanmaya başladı.Gece saat 12:00'de önce Supernatural'in tekrar bölümlerini izler ardından Moonlight'ı izlerdim. Dizinin yarısında bir arkadaşımdan öğrendim ki -o zamanlar evimizde net olmadığından haberleri kulaktan kulağa duyardım- dizi 12. bölümünde bitirilmiş, ne üzülmüştüm.Aynı yıl ***Chuck'ı izlemeye başladım, çok sevdim derken şu anda takip ettiğim bir çok dizi var.

Tabi bu durum ne çok yoğun iş hayatımı ne de çok yoğun okul hayatımı ne de ki çok yoğun sosyal hayatımı etkiledi. Söz konusu keyif aldığım şeyler ise -ki bunların en üst sırasında kitap okumak, müzik ve film/dizi izlemek bulunmakta- 24 saati 48 saat şeklinde kullanır ve sığdırırım. Biliyorum yorucu bir tempo ve bir çok insan yapamıyor ama ben çok  küçük yaşlardan beri bunların hepsini sığdırdım. 

Özetle anlatmak istediğim insanlar hayatlarında sevdikleri şeyleri yapmak için çaba göstermeli. Birisinin ona gelip boş vakit vermesini veya fırsat yaratmasını beklememeli, kendisi o fırsatları yaratmalıdır. Benim naçizane fikrim.

*Supernatural: 2 Kardeşin doğaüstü varlıkları avladığı ve komedi, aile, arkadaşlık, dram kavramlarını çok orantılı olarak harmanlayan on numara bir dizidir. Şiddetli tavsiye ederim.
**Moonlight: Günümüz hayatına adapte olmuş bir vampirin aşık olma sürecini anlatan çok şahane bir dizidir.Tekrar ediyorum şiddetle tavsiye ederim.
***Chuck: Karakter olarak naif kavga edemeyen ve bir milyoncu tarzında bir yerde çalışan bir çalışanın ajan olma süreci ve başarılı bir ajan olan iş arkadaşına aşık olma sürecini anlatan kurgusu ve olayları güzel ve ilgi çekici olan bir dizidir. Ve yine tekrar ediyorum şiddetle tavsiye ederim...